2 Aralık 2010 Perşembe

KULLANMADIĞINIZ EŞYA VE GİYSİLERİNİZİ ATMAYIN...


İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kadın Koordinasyon Merkezi çok güzel bir uygulamaya yer veriyor arkadaşlar... Hala kullanılabilecek durumda olan,yıpranmamış fakat kullanmadığınız giysileriniz varsa, bunları çöpe atmak yerine ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırılmasını sağlayabilirsiniz.


Nasıl mı yapacaksınız?

0212 444 00 93 nolu telefonu arayıp, 'Eşya ve Giyim Bağışı' nı seçerek, isim ve adres bilgilerinizi bırakacaksınız. Bağış görevlileri kapınıza kadar gelerek bağışlarınızı alıp, ihtiyaç sahibi ailelere sizin adınıza ulaştıracaklar :)

Bu güzel uygulamasından dolayı İBB'ni tebrik ediyorum...

Unutmayın kullanılmayan eşya, dolapta bekleyen her giysi birilerini sevindirir...

Haydi arkadaşlar bağışa

KAYNAK

30 Kasım 2010 Salı

Yılbaşı için Decoupage Resimleri



İstanbul'a geldiğimden beri günlerim çok yoğun geçiyordu zaten bir de üstüne bilgisayarım bozuldu. Bu yüzden ne zamandır doğru düzgün yazı yazamıyorum bloguma. Kısa ve kaçamak girişler yapıyorum sadece eşimin bilgisayarından. Ne güzel de konularım birikti halbuki yazmak istediğim. Neyse biraz gecikmeli olarak gelecekler artık. Ben de bu boşluğu affettirmek için yıibaşı çalışmalarınız da işinize yarayabilecek, internetten oluşturduğum arşivimden resimler hediye etmek istedim size. Güle güle, güzel çalışmalarda kullanın inşallah :)








26 Eylül 2010 Pazar

Sibella 2 yaşında :)

Bloguma ilk yazımı yazdığım 2 sene olmuş. Zaman inanılmaz çabuk geçiyor. Ve ben öyle ya da böyle paylaşımlarımla hala sizlerle birlikte olmaktan çok ama çok mutluyum. Herkese sevgiler :))

20 Eylül 2010 Pazartesi

Çilekli Çabuk Dondurma


Sevgili Anne Kaz 'ın blogundan aldığım tarifle yaptığım ama yayınlamakta biraz geç kaldığım çilekli dondurmam. Biz gerçekten çok beğendik, ben sütlü tatlımın üzerinde servis ettim. Başka meyvelerle de denemeye niyetliydim ama bir türlü olmadı. Sıcak yaz günlerinde denenebilir. Afiyet olsun :)

6 Eylül 2010 Pazartesi

Pratik Bilgiler - Neyi Nasıl Saklamalı



Neyi nasıl saklayacağınızı biliyor musunuz? Satın aldığımız gıdaların daha uzun süre dayanması için bazı püf noktalarına dikkat etmek gerekiyor.

İşte uzmanlardan hangi gıdayı nasıl saklamamız gerektiği konusunda bazı öneriler:

- Patatesler serin, kuru ve havalanan bir yerde saklanmalı. Üzerinde filizler oluşan patates kesinlikle tüketilmemelidir.

- Soğanlar ışık almayan, nemsiz ve havalanan bir yerde 4 haftaya kadar saklanabilir.

- Sarımsak serin, nemsiz bir yerde 4-6 hafta saklanabilir. Diğer besinlerden uzak tutmakta fayda var.

- Pirinç ve bakliyatların saklanması için cam kavanozları tercih edin. Ağzı iyice kapalı olarak 2 sene saklayabilirsiniz.

- Kesik bir limonu kurumadan saklamak istiyorsanız küçük bir tabağa toz şeker serpin. Limonun kesik tarafı toz şekere gelecek şekilde tabağa koyun.

- Bisküvi ve kurabiyelerin taze kalması için teneke bir kutuya koyun ve yanına bir avuç pirinç bırakın.

-Kaşar peynirini küflenmeden saklamak için önce kağıt mutfak havlusuna sarın sonra poşete koyun.

- Şekeri ağzı iyice kapalı bir kavanozda saklayın.

- Baharatlar asla nem ve sıcağa maruz kalacak bir yerde saklamayınız.

- Çayı ağzı iyice kapanabilen bir kavanozda, serin ve karanlık bir yerde saklayınız.

- Ekmek kutusuna bir parça kereviz ya da bir parça kesme şeker koyarsanız ekmeğiniz daha uzun süre taze kalır.

- Ekmeğinizi streç film ile sararak buz dolabı ya da derin dondurucuda saklayabilirsiniz.

- Yumurta, kartonun içinde buzdolabında 5 haftaya kadar saklanabilir. Yumurtayı, kabuğunun içine koku geçebileceğinden kartondan çıkarmadan muhafaza etmelisiniz.

- Konserve kutularını asla çok soğuk ya da çok sıcak yerlerde saklamayınız. Kapalı konservenin donması veya ısınması tadını olumsuz etkiler. İdeali oda sıcaklığında kuru bir ortamda saklamaktır.

- Yeşil sebzeleri asla naylon torbanın içinde buzdolabına koymayın. Aksi hâlde bir kaç gün içinde yarısı yenmez hâle gelir. Bunun yerine önce kağıt havluya sarıp sonra naylon torbanın içine yerleştirip buzdolabına koyun.

- Vakumlu saklama kapları da hava akımını durduğu için yiyeceklerin taze kalma süresini uzatır.

KAYNAK

3 Eylül 2010 Cuma

Film Önerileri

Yapım:2008 ~ ABD, Japonya
Tür: Dram, Komedi, Romantik
Yönetmen:Robert Allan Ackerman
Konusu: Erkek arkadaşından ayrıldıktan sonra Amerikalı kadın
Tokyo’da yanlız kalmıştır. Hayatının bundan sonraki
yönünü şekillendirebilmek adına çıktığı yolda da Japon
Ustasından râmen şefi olmak üzere eğitim almaya karar verecektir.


Birkaç ay önce seyrettiğim çok güzel bir filmdi. Maalesef çok sevdiğim Brittany Murphy'i ben bu filmi seyrettikten kısa bir süre sonra, sadece 30 yaşındayken kaybettik :( İyi seyirler...

26 Ağustos 2010 Perşembe

HAYDİ, PLASTİK KAPAK TOPLAMAYA...

Daha fazla bilgi ve ayrıntılar GAMZELİ ANNE 'nin blogunda. Lütfen uğramayı ihmal etmeyin, teşekkürler :)

21 Ağustos 2010 Cumartesi

LEYLA'NIN EVİ


Dün akşam Bodrum Yalıkavak Marina'da Tiyatrokare'nin sahnelediği, Nedim Saban'ın yönettiği, Zülfü Livaneli'nin romanından uyarlanan Leyla'nın Evi adlı oyunu seyrettik. Güzel bir oyundu, özellikle de dizilerde oynayan ve daha önce pek dikkatimi çekmeyen Ayça Varlıer'in performansını çok ama çok beğendim. Uzun zamandır tiyatroya gidememiştim, benim için güzel bir akşam oldu. Tiyatro seeverlere tavsiye eder ve iyi seyirler dilerim :)

3 Ağustos 2010 Salı

Film Önerileri

AŞK ÇEŞMESİ


Yapım:2009, 2010 ~ ABD, İtalya
Tür:Dram, Komedi, Romantik
Yönetmen:Mark Steven Johnson
Senaryoavid Weissman, David Diamond
Yapımcı:Mark Steven Johnson, Gary Foster, Rikki Lea Bestall, Andrew Panay, Ezra Swerdlow
Görüntü Yönetmeni:John Bailey
Müzik:James Newton Howard
Süre:1 saat 31 dk
Film Hakkında:Beth başarılı bir emlakçıdır fakat bunun yanında da şanssız bir aşıktır.Küçük kardeşinin düğününe gitmek için Roma’ ya gider ve orada güzel Nick ile tanışır. Ancak depresif bir anında dilek kuyusundaki dilek paralarını çıkarmış ve bir nevi lanetlenmiştir. Laneti çıkardığı paraları atan yani aşk dileyen erkeklerin aşkıdır. Ve Nick de onlardan biridir. Bu arada Beth ile Nick yakınlaşır. Ama bir sorun vardır, Beth Nick’in aşkının gerçek olup olmadığını nasıl anlayacaktı buyrun izleyin…




14 Temmuz 2010 Çarşamba

Biberli Lor Peyniri

Malzemeler :

* Hafif tuzlu kahvaltılık lor peyniri
* Yeşil köy biberi
* Kırmızı kapya biber
* Maydanoz
* Pul biber
* Zeytinyağı

Yapılışı :

Biberleri ikiye bölüp çekirdeklerini çıkarıp irice doğrayın. Teflon tavada az yağda kavurun. Ilındıktan sonra lor peyniri, ince doğranmış maydanoz, pul biber ve zeytinyağını ekleyerek karştırın. Çok basit ama özellikle kahvaltıda çok güzel olan, harika bir lezzet. Afiyet olsun :)

11 Temmuz 2010 Pazar

Pratik Bilgiler

Banyo - Mutfak

* Musluklarınızı parlatmak için naylon çorapla ovmayı deneyin.
* Banyo ve lavabonuzun pırıl pırıl olması için her zaman kullandığınız temizleme tozunu sirkeyle karıştırın ve meydana gelecek olan macunu her tarafa iyice sürdükten sonra soğuk suyla temizleyin.
* Banyo küvetinizi temizlemek, üzerindeki lekeleri çıkarmak için sirke kullanabilirsiniz. Nemli bir beze sirke dökün, onunla küveti ovup iki üç dakika bekletin. Sonra bol su ile temizleyin.
* Banyodaki mozaikler de arasıra bakım ister. Bu konuda en iyi temizleyici keten yağıdır. Yumuşak bir beze bir miktar keten yağı koyduktan sonra, mozaik sahayı daire şeklinde çevirerek silebilirsiniz. Bu suretle temizlenmiş ve parlatılmış olur.
* Sertleşmiş olan banyo süngerini tekrar işe yarar halegetirmek için hafif nişadır ruhunda bırakarak yağların erimesini temin ediniz. Bundan sonra 3-4 saat sulandırılmış sütte bırakınız ve nihayet suda çalkalayınız.
* Banyoda duvarlara konan fayanslar, arap sabunu veya sodalı su ile temizlenerek, durulanıp kurulandıktan sonra, alkole batırılmış bezle ovulursa, çok daha parlak olur.
* Lavabo ve banyo gibi fayans eşya, terebentine batırılmış bir bezle silinirse pırıl pırıl parlar.
* Banyo ve tuvalet fayanslarındaki sarı lekeleri çıkarmak için, yarı yarıya alkol ve benzin karışımı ile fayansları silin.
* Temiz yer tahtalarının en büyük düşmanlarından biri de sudur. Yerdeki küçük lekelerin iyice temizlenmesini istiyorsanız, suyun içine biraz sirke katarak, yerleri bununla siliniz. Zeminin çabucak pırıl pırıl olduğunu göreceksiniz.
* Krom musluklar zamanla kararır, parlaklığını kaybeder. Muslukları parlatmak için uzun süre uğraşmanıza gerek yok. Islak bir beze, birkaç damla parafin damlatın ve muslukları bununla ovalayarak silin.
* Banyoların içinin pırıl pırıl olması için, 15 günde bir, sıcak sirke ile yıkayınız. Sirkeyi kaynattıktan sonra, banyonun içine dökerek bir bezle güzelce silin. Sonra suyla durulayın.

6 Temmuz 2010 Salı

40 Yaşımın Resmidir :)


Bugün benim doğum günüm, 40 yaşımı doldurdum 41'e bastım, ne kadar ben hiç öyle hissetmesem de :)) 40 yaş hatırası olarak dün çekildiğim bir fotoğrafımı paylaşayım dedim, hepinize sevgiler :)

2 Temmuz 2010 Cuma

Tebessüm :)



Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi.Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebepoldu.Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı.Hemen bir not yazdı, yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı.Garson kız ilk defa böyle bir bahşişalıyordu.Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki.İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti.Karnı nı ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu.Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreşen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi.Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu.Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu.Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı.Bir yangın başlıyordu.Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı.Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar.Bü tün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir TEBESSÜM"ün sonucuydu...

20 Haziran 2010 Pazar

BABALAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...

CANIM BABACIM SEVGİYLE VE ÖZLEMLE ANIYORUM SENİ SADECE BUGÜN DEĞİL HERGÜN :(

2 Haziran 2010 Çarşamba

Gecikmeli Ödül Haberi

Sevgili blog arkadaşım Lavanta Bahçesi'nin bana layık gördüğü Sweet Blog ödülümü çok teşekkür ederek ve özür dileyerek oldukça gecikmeli olarak yayınlıyorum. Bir süredir çok yoğun ve karışık günler geçiriyorum. Geçen ayın sonuna doğru İstanbul'da bir türlü bitemeyen bazı işlerden dolayı zaten bir ay kadar gecikmeli olarak Bodrum'a geldik. Çok işimiz var güzelce plan yapalım ve yaz gelmeden hepsini bitirelim derken, geldikten bir kaç gün sonra eşim rahatsızlandı. İlk önce soğuk algınlığı ve faranjit tedavisi görürken bir türlü iyileşemeyip daha da kötüleşince bir gece kendimizi acilde bulduk. İlk önce domuz gribinden şüphelenip testler yapıldı ve müşahade altına alındı. Çünkü ateş, halsizlik ve çok yoğun öksürük vardı. Serumlar bağlandı, çeşitli ilaçlar verildi ve buhar makinasına bağlandı. Bu arada akciğer filmi de çekildi, kan testleri yapıldı ve sonunda mikrobik zatüre olduğu anlaşıldı. İki gün hastanede müdahale edildikten sonra 3 hafta evde ilaç tedavisi ve yatak istirahati verildi. Çok yorucu, stresli ve zor günler geçirdim ama çok şükür şu anda çok daha iyi. Tabii bu hastalık sürecinden sonra da onu çok yormadan ve dışardan da biraz yardım alarak geciken işleri yapmaya çalıştık. Sonu olarak yorucu günler geçirdim ve blogla daç ok fazla ilgilenemdim. Bu hafta sonu da daha önceden de planladığımız üzere İstanbul'a gideceğiz yine 10 gün kadar, bazı işlerimizi halletmeye ve doktor kontrollerimiz için. İşte böyle arkadaşlar çiçeklerimi ve sebze fidelerimi diktim, bahçeye mümkün olduğu kadar çeki düzen verdim, dönüşte tadını çıkaracağım inşallah. Sevgiler :)

14 Nisan 2010 Çarşamba

Çekirdekler Toprağa

Yeryüzünün aldığı yağmur oranı 10 yıllık aralıklarda artar. bu sene (2010) dünyanın periyodik olarak en çok yağmur alan yıllarından biri olacak, bu nedenle yediğiniz kayısı, şeftali, kiraz, vişne, karpuz, kavun, erik vb. meyvelerin çekirdeklerini lütfen çöpe atmayın, hele çöp poşetlerine ASLA hapsetmeyin. Mümkünse herhangi bir yerde toprağın 10 cm altına gömün. Üzerine de bir bardak su dökün.

Gömme imkanınız yoksa bi poşette bu çekirdekleri biriktirip yanınıza alın ( yada arabanıza koyun) arsa, tarla, toprak yol kenarı, yamaç gibi toprağı gördüğünüz alanlara bu çekirdeklerinizi savurun, korkmayın bu çevre kirliliği değildir aksine çevre için yeni hayattır. Doğa hemen o yeni çekirdekleri kucaklar ve besler…

Yapacağınız en kötü hareket çekirdekleri poşetlere hapsetmektir ! Bun
u yapmayın ve yaptırmayın.

Yapılan çalışmalarda doğaya başıboş atılan yada dikilen bu çekirdeklerin en az yarısının yeşerip ağaç veya bitki olduğu kanıtlanmış.
En büyük israflardan birisi meyve çekirdeklerinin çöpe atılması, ülkemiz adına küçümsenemeyecek büyük bir servet...
Daha yeşil bir ülke için, daha temiz hava için, toprak kaymasını önlemek ve yeni nesillerimize yeşil bir dünya bırakmak için hep birlikte elimizden geldiğince meyve çekirdeği gömelim, savuralım, fırlatalım…

Bu uygulama TEMA tarafından başlatıldı ve bilinçli toplum olarak bizlerin desteklerini bekliyor, Doğaya yardım etmek, gelecekte etrafımızı saracak beton ve gökdelenlerden alamayacağımız oksijeni karşılamak için bile bu çekirdeklerden çıkacak ağaçlara ihtiyacımız olacaktır.

Poşete koymadığınız her çekirdek için şim
d
iden teşekkürler!

4 Nisan 2010 Pazar

Film Önerileri

BAŞKA DİLDE AŞK

Pek fazla bilinmeyen ama benim çok merak edip, seyretmek istediğim bir filmdi. Dün akşam seyrettik ve gerçekten çok beğendim. Konu, oyunculuklar çok doğal ve gerçekçiydi. Özellikle Mert Fırat'ın oyunculuğuna bayıldım. Mutlaka seyretmenizi öneririm. Arada kaynayıp giden ve gerçek değerini görmeyen bir film olduğunu düşünüyorum. İyi seyirler :)


Tür : Romantik / Dram
Gösterim Tarihi : 18 Aralık 2009
Yönetmen : İlksen Başarır
Senaryo : İlksen Başarır , Mert Fırat
Görüntü Yönetmeni : Hayk Kirakosyan, R. G. C
Müzik : Uğur Akyürek
Yapım : 2009, Türkiye , 98 dk.

Oyuncular: Saadet Işıl Aksoy , Mert Fırat , Emre Karayel , Lale Mansur , Timur Acar , Ayten Uncuoğlu , Metin Çoşkun , Şebnem Köstem , Tuğrul Tülek , Tuna Kırlı
Onur’un hayatı kürek takımından arkadaşı Vedat’ın doğumgünü partisinde Zeynep’le tanışmasıyla değişir. Kalabalık ve gürültülü bir barda hiç konuşmadan geçen gecenin sonunda Zeynep, Onur’un işitme engelli olduğunu öğrenir. Ama bu durum Zeynep’i Onur’dan uzaklaştırmaz. İşiyle, ailesiyle sorunlar yaşayan Zeynep, yaşadığı çevreyi sorgularken birazda bilmediği bir dünyanın meraklıyla unuttuğu ceketini bahane ederek Onur’u görmeye gider.

Babasının annesini aldattığını öğrendikten sonra bu durumu kabullenemeyip evden ayrılan Zeynep, bir çok iş değiştirdikten sonra çağrı merkezinde çalışmaya başlar ama ağır çalışma şartlarından ve karşılığında kazandığı paradan çok mutsuzdur. Bütün gün telefonda tanımadığı insanlarla konuşmak zorunda kalan Zeynep konuşmadan anlaşabildiği Onur’ la huzur bulacağına inanır.

Bu ilişki kendilerini ve hayatı sorgulayan Zeynep ve Onur için bir sınav olacaktır.

31 Mart 2010 Çarşamba

30 Mart 2010 Salı

Eşimin İlk Büst Çalışması


Eşim Levent bir süre önce bazı teknikleri öğrenmek için bir heykel kursuna başladı. Yukardaki resimde ilk büst çalışmasının ilk gün yapılmış hali. Hoca da şaşırmış bu işe, ilk günde bunu nasıl çıkardınız diye. Aşağıda da bitirdikten sonra kalıbı alınıp alçı dökülerek yapılmış ve de boyanmış son hali. Ben çok beğendim, sizlerle de paylaşmak istedim.


6 Mart 2010 Cumartesi

Film Önerileri

Çok güzeldi, Dustin Hoffman'ı da çok severim zaten, iyi seyirler :)

Yapım: 2008 ~ ABD , İngiltere
Tür: Dram , Romantik
Oyuncular: Dustin Hoffman , Emma Thompson , Kathy Baker , Michael Landes , Eileen Atkins
Yönetmen: Joel Hopkins
Senaryo: Joel Hopkins
Yapımcı: Jawal Nga , Tim Perell , Guy Tannahill
Görüntü Yönetmeni: John De Borman
Görüntü Yönetmeni: Dickon Hinchliffe

Konusu:Yaşın önemi olmadan yeni başlangıçları kutlayan bir film.
New York’lu Harvey Shine, bir jingle yazarı olarak çıkmaza girmiş işini kaybetme noktasındadır. Patronundan son bir şans koparmıştır. Önce haftasonunda Londra’ya kızının düğününe gidecek ve pazartesi günü önemli bir toplantı için geri dönecektir.
Kızının kilisede yürümek için üvey babasını seçtiğini öğrendiğinde yıkılmış bir halde, düğün yemeğine kalmadan havaalanına geri döner. Fakat uçağı da kaçırmıştır, böylelikle işini devam ettirme şansını da.
Bunca sıkıntı arasında havaalanında bir kadeh içki içerken, onun hayatını derinden etkileyecek bir sürprizle karşılaşacaktır. Bu sürpriz 40′lı yaşlarında, duygusal ve bir onun kadar bir ilişkiye ihtiyacı olan bir kadındır.

27 Şubat 2010 Cumartesi

Ekolojik ( Bitkisel ) Temizlik Ürünleri

Arkadaşlar hepimizin otak sorunu biliyorsunuz şu evimizin temizliğinde kullandığımız deterjanlar ve zararları. Hepimiz zaman zaman bloglarımızda da paylaşıp konuşuyoruz bu konuyu. Üstüne üstlük benim alerjim de var, çok rahatsız oluyorum aynı zamanda. Ben de 5 - 6 senedir temizlik ürünlerimde Frosch markasını kullanıyorum, çok da memnunum ama elde yıkama haricinde bulaşıkla ilgili bir ürünü yoktu. Geçenlerde yeni bir markayı keşfettim. KLAR, bir alman markası. Tamamen ekolojik ve bitkisel ürünlerden üretiliyormuş. Hemen yukarda resmi görülen bulaşık parlatıcısı ürününü aldım. Diğer ürünlerini henüz kullanmadım ama yavaş yavaş onları da deniycem sanırım. Şu aanda sadece İstanbul'da bulunan Gratis ' ten aldım ama yukarda linkini verdiğim Klar sitesinde diğer satılan yerlerde belirtilmiş. Bu konuda hassas olan ve belki de henüz haberiolmayan arkadaşlarla da paylaşmak istedim. Sağlıklı ve doğal bir hayat diliyorum hepinize, tabii elimizden geldiği kadarıyla, sevgiler :)

20 Şubat 2010 Cumartesi

Film Önerileri

AKLI HAVADA - UP İN THE AİR

Çok beğendim. Seyrederken filmin nasıl geçtiğini anlamadım. George Clooney'in oyunculuğunu çok beğendim. En iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu vb. dallarda da oscara aday olan filmi mutlaka seyretmenizi öneririm.

Yapım: 2009 ~ ABD
Tür: Dram , Komedi , Romantik
Oyuncular: George Clooney , Anna Kendrick , Vera Farmiga , J.K. Simmons , Jason Bateman
Yönetmen: Jason Reitman
Senaryo: Jason Reitman
Senaryo (Kitap): Walter Kirn
Yapımcı: Jason Reitman , Ivan Reitman , Jeff Clifford , Daniel Dubiecki
Görüntü Yönetmeni: Eric Steelberg
Görüntü Yönetmeni: Rolfe Kent
Filmin Websitesi: http://www.theupintheairmovie.com/
Süre: 1 saat 49 dk

Konusu: Filmde George Clooney’in canlandırdığı Ryan Bingham karakteri neredeyse bütün iş yaşamı şehirden şehire iş seyahatlerinden ibaret olan düşük maaşlı bir şirket elemanıdır. Çalıştığı şirketin seyahat bütçesini küçültmesi üzerine Ryan Bingham kendini hiç beklenmedik bir mücadele içinde bulur. Tam da yıllardır ulaşmaya çalıştığı 5 milyon uçuş mili hedefine ulaşmak üzereyken…Üstelik rüyalarını süsleyen seyahat tutkunu kadınla yeni tanışmışken, çalıştığı şirket tasarruf önlemlerini gerekçe göstererek, bundan sonra daha az seyahat etmesini uygun bulmaktadır.

12 Şubat 2010 Cuma

Çok Özel Bir Hikaye

Bana maille gelen ve çok beğenip duygulandığım bir hikayeyi sizlerle de paylaşmak istedim. Sevgiler...

MOR MENEKŞE

Kendini bildi bileli mor menekseyi cok severdi. Cocuklugunun gectigi ikikatli evin bahcesinde bahar geldiginde mor mor acar, mis gibi kokarlardi.. . Annesi mor menekseleri hep duvar kenarina dikerdi...golgeyi sever menekselerderdi. .. Oysa ogretmeni bitkilerin gunes isinlari ile fotosentez yaptigini anlatmisti onlara .Bitkiler gunes isigina muhtacti.Mor menekseler ne tuhaf bitkilerdi , her bitki gunesi severken,onlar nedengolgeyi tercih ediyorlar diye dusundu durdu Hande...Kucuk, ufacik akli ile aslinda menekselerin diger ciceklerden farkli oldugunu kesfetmisti, iste belki de menekseler

bu yuzden bu kadar guzeldi.Herkesden farkli olursan, bu hayatta degerli olursun yargisina varmisti.Daha o yillarda farkli olmak icin ugras vermeye basladi. ilk olarak, okulda kimsenin yanina oturmak istemedigi Hacer'in yanina oturmak istiyorum ogretmenim diyerek basladi farkliliklarla suren hayati. Hacer bile sasirmis saskin saskin bakiyordu onun yuzune. Hacer cok daginik, biraz anlama zorluklari olan problemli bir ailenin kizi idi. Hande ise muhendis Kamil Beyin biricik kizi. Ogretmen pek oturtmak istemedi once Hacer'in yanina Hande' yi. Daha sonra bir tatsizlik cikmasin diye ogretmen Hande'nin annesini cagirdi.

Annesi eve geldiklerinde Hande'ye sordu :

- Neden yavrum Hacer in yanina oturmak istiyorsun?

Hande cevap verdi :

- Gecen baharda menekseler ekiyorduk hani anne, o gun sen bana menekseler gunesi sevmez demistin, oysa her bitki gunesi sever. Menekseler farkli, belki de bu yuzden bu kadar guzeller. Hacer'in yanina kimse oturmak istemiyor. Ben farkli olmak istiyorum. Belki Hacer de guzeldir, onu fark etmek istiyorum, dedi.

Annesinin agzi acik kalmisti. Ilkokul 4.sinif ogrencisi kizinin olgunluguna hayran kalarak

- peki kizim kimin yaninda istersen oturabilirsin, " dedi.


Pazartesi Hande Hacer'in yaninda oturmaya basladi. Hem Hande tedirgindi, hem Hacer.Birbirleri ile hic konusmuyorlardi. Diger kizlarda sogumustu Hande'den. Nasil Hacer gibi daginik, bir seyi, iki kere anlatinca anlayan fakir bir kizin yanina oturmayi istemisti.En cok alinan doktor Cemal Beyin kizi Esin'di. Anne babalari her hafta sonu gorusuyorlar,

Hande ve Esin birlikte oynuyorlardi. Nasil olur da kendi yerine Hacer'i secerdi. Cok gururu kirilmisti Esin'in. Hande ile konusmuyordu. Birgun Hande ve ailesi Esinlerle dag koylerinden birinde gerceklestirilecek bir panayira katilmak icin sozlestiler. Hande gene Esin'in somurtacagini bildigi icin gitmek istemiyordu. Icin icin de Hacer'e kizmaya baslamisti arkadaslari ile arasinin bozulmasina sebep olmustu.Neden sanki bu kadar daginikti, neden her seyi iki kerede anliyordu? Yoksa aptal miydi?Sonra menekseleri hatirladi hemen dusuncelerinden utandi. Hacer farkli diye yargilamamasi gerekiyordu. Hacer'in, kimsenin bilmedigi guzelliklerini kesfedecekti. Buna tum gucu ile inandi. Panayira gittiklerinde Esin somurtarak karsisinda oturuyordu, Hande ile konusmuyordu.

Hande cani sikildigindan biraz dolasmak icin annesinden izin aldi. Koy yolunda yurumeye basladi. Hava iyice sogumus ve ayaz iyice artmisti, kar atistirmaya baslamisti. Hande kari cok seviyordu, yurudu, yurudu. Koye gelmisti. Bir evin onunde durdu. Evin penceresinde ki saksiya gozu ilisti. Gozlerine inanamiyordu, bunlar mor menekselerdi. Ama kisti ve
menekseler sogugu hic evmezlerdi eve dogru bir adim atti. Kapida beliren golgeyi cok sonrafark etti bu Hacer'di.

Hande'ye gulumsuyordu.

- Hosgeldin Hande buyurmaz misin?, dedi.

Biraz urkek, saskinlikla kapiya dogru ilerledi Hande ve iceri girdi. Oda sicacikti odun sobasi her yeri isitmisti. Menekseler diyebildi sadece Hande...

- Bu sogukta ?

Hacer gulumsedi ;

- Onlar annem icin, annem onlari cok sever.

Sonra yatakta yatan kadini fark etti Hande.

"Annen hasta mi?" dedi.

"Evet 2 sene once felc oldu ona ben bakiyorum, bizim kimsemiz yok, birtek inegimiz var onunla geciniyoruz. Ama tum isler bana baktigi icin derslere calisacak pek vaktim olmuyor, dedi Hacer utanarak. Bir de bizim koyden sehre arac yok, bu yolu her gun yuruyorum o yuzden de cok yorgun okula geliyorum dersleri anlamakta gucluk cekiyorum. Hande'nin gozleri dolmustu.

Disaridan gelen ses ile kendine geldi. Annesi onu ariyordu. Cok merak etmis olmaliydi. Disariya kostu ve annesine sarildi, agliyordu. Bir muddet sonra anne bu Hacer diye tanistirdi sira arkadasini. Hacer'in yaptigi sicak corbadan ictiler birlikte. Hande annesine anlatti Hacer'in hayatini, aglayarak.

"Bir seyler yapalim anne" dedi.

O hafta annesi ve Hande, Hacerlere gidip annesi ve Hacer'i kendi evlerine tasidilar. Hacer artik Handeler den okula gidip geliyordu, ne daginikti, ne de aptal. Sinifin en iyi ogrencisi olmustu. Seneler gecti Hacer ve Hande bir arkadas degil, iki kiz kardeslerdi artik. Mor menekseler Hande'ye Hacer'i armagan etmisti. Hacer'e ise hem Hande'yi, hem hayati. Seneler sonra ikisi de evlendi. Hacer simdi bir doktor. Hande'den vicdanin ne kadar onemli oldugunu ogrendi, hastalarina vicdaniyla birlikte sifa dagitiyor. Hande ise bir ogretmen. Cocuklara farkli olan seyleri sevmeyi de ogretiyor. Bir kizi var;


adi, Hacer Menekse. Hayatta en cok sevdigi iki seye birini daha ekledi Hande.

LUTFEN SEVGiNiZE ONYARGI KOYMAYIN.
HERSEY SEVINCEYE KADAR FARKLIDIR
SEVDIKTEN SONRA ISE SEVGININ DILI HEP AYNIDIR.

5 Şubat 2010 Cuma

Film Önerileri

THE LOVELY BONES - CENNETİMDEN BAKARKEN

Daha bu akşam seyrettim, ilginç bir film, oyuncuları da güzel, hoşuma gitti :) Bir de Stanley Tucci bu filmdeki rolüyle Oscar'da en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülüne aday gösterilmiş.

Yapım: 2009 ~ ABD , İngiltere , YeniZelanda
Tür: Dram , Fantastik , Gerilim , Korku
Oyuncular: Mark Wahlberg , Rachel Weisz , Susan Sarandon , Saoirse Ronan , Stanley Tucci
Yönetmen: Peter Jackson
Senaryo: Peter Jackson , Fran Walsh , Philippa Boyens
Senaryo (Kitap): Alice Sebold
Yapımcı: Steven Spielberg , Peter Jackson , Fran Walsh , Aimée Peyronnet , Carolynne Cunningham
Görüntü Yönetmeni: Andrew Lesnie
Görüntü Yönetmeni: Brian Eno
Süre: 2 saat 19 dk

Konusu:Alice Sebold‘un 2002 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan The Lovely Bones filminin yönetmen koltuğunda Peter Jackson‘ı görüyoruz. Başrolleri Saoirse Ronan, Mark Wahlberg, Rachel Weisz ve Susan Sarandon paylaşıyor.
Filmin konusuna gelirsek; 14 yaşında bir cinayete kurban giden Susie Salmon cennete gitmiştir. Bu yeni evinden yaşayanların dünyasını izlemektedir. Ölümünden sonra Susie aşağıda onsuz sürüp giden yaşamı, okul arkadaşlarının kendisinin kayboluşuyla ilgili yorumlarını, ailesinin umutlarını yitirmemeye çalışarak sevgili kızlarının canlı bulunması umuduna sarılmasını izlerken, bir taraftan da sapık katilinin cinayetten kalan izleri ve ipuçlarını yok etmeye çalışmasını takip eder. Cennetteki yaşama alışmaya çalışan ve burada birbirinden ilginç karakterlerle karşılaşan Susie yaşayanların dünyasına ait anılarını unutamaz. Küçük kız giderek iki dünya arasında kalmaya başlar.

1 Şubat 2010 Pazartesi

Karamelli Etimek Tatlısı


Aslında belki birçoğunuzun bildiği bir tatlıdır bu ama bende tarifi olduğu halde ilk defa yapmak kısmet oldu ve de çok beğenildi. Ben de belki bilmeyenler de olabilir diye paylaşmak istedim. Yalnız fotoğraf aceleyle pek net çıkmamış, idare edin artık :)

Malzemeler :

* 1 paket tuzsuz etimek
* 2 bardak şeker
* 2 bardak su
* 1 litre süt
* 2 kaşık buğday nişastası
* 2 kaşık un
* 1 çorba kaşığı şeker
* 1 paket krem şanti

Yapılışı :

Tuzsuz etimekleri borcama dizelim. 2 bardak şekeri tencereye alıp karamelleşinceye kadar ara sıra karıştırarak pişirelim. Sonra iki bardak sıcak suyu ekleyerek yine karıştırarak pişirmeye devam edelim. Bu karamelli şerbeti etimeklerin üzerine dökelim. Krem şanti hariç diğer malzemelerle muhallebi pişirelim. Onu da şerbetli etimeklerin üzerine dökelim. En üste de paketteki tarifine göre krem şantiyi hazırlayıp ekleyelim. Bol hindistan ceviziyle süsleyip servis edelim. Afiyet olsun :)

28 Ocak 2010 Perşembe

Zeka Geliştiren 7 Süper Egzersiz

Bana gelen ve faydalı olduğunu düşündüğüm bir maili sizlerle paylaşmak istiyorum...

Her insan bir deha degildir. Ama zekasi olan her insan onu gelistirip, bileyerek hayatta daha basarili olabilir. Bu yontemler sayesinde beynimizi ve beynimize bilgi alisverisini hizlandirip sonuca daha hizli ulasabilirsiniz. ..

Beyingucu

Bir deha olmadiginizi bilmek sizi uzuyor mu? Beni uzmuyor ama kiskandirmiyor da degil hani. “ Yahu benim onlardan neyim eksik?” gibi talihsiz cumleler yerine eger sizde “ E ben acaba ne kadar ileri gidebilirim?” gibi cumleler kuruyorsaniz uzlasiyoruz demektir.

Zekanin degil de dehanin Allah vergisi oldugu savindan hareketle beynimizi acaba nasil daha da guclendirebiliriz diye dusundum ve sizin icin beyninizi biraz daha aktif olarak kullanabileceginiz birkac metod buldum. Bu yontemler sayesinde beynimizi ve beynimize bilgi alisverisini hizlandirip sonuca daha hizli ulasabilmek temel amac. Bunlardan en populer olanlari ise Dr. J. Steven Poceta’nin acikladigi yontemler. Su an hemen hemen her yerde bahsedilen bu uygulamalar sayesinde bircok farkli yolla zihnimizi guclendirebiliyoruz . Hadi takilin pesime, ben uygulamaya basladim bile.. bir kii bir kii..

1- Perifer Vizyonunuzu Gelistirin: Gozlerinizi hareket ettirmeden cevredeki nesneleri gorebilmeye “perifer vizyon” denir. Bir parkta, banka ya da bir kafeye oturun. Dik durun ve dumduz karsiya bakin. Gozlerinizi hareket ettirmeden cevredeki nesnelere konsantre olmaya, onlari gormeye calisin. Uygulama sonunda gorebildiginiz her seyin listesini yapin. Ayni uygulamayi bir sure sonra tekrar deneyin ve gorebildiginiz yeni nesneler varsa bunlari da listeye ekleyin.

Sebep: Bilimsel arastirmalara gore konsantrasyon ve odaklanma icin cok onemli olan ve neurotransmitter acetylcholine denilen madde hafiza kaybinda azaliyor, Alzheimer'de ise neredeyse tamamen yok oluyor. Bu gorsel hafiza aktivitesi, beyindeki sozkonusu maddenin kontrollu salinimini hizlandirir.


2- Uykunuzu Iyi Alin: Gece uykunuzu iyi alin. Uyuma guclugu cekiyorsaniz yatak odanizin sessiz ve karanlik olmasina ozen gosterin. Iyi uyumak icin rahatlama tekniklerini ogrenin, gec vakitte kafein almayin. Bilimsel arastirmalara gore uyku sirasinda ogrenme ve hafizaya alma faaliyeti hizlanir. Calismalarda, yeterli sure uyuyamayan kisilerin gun icinde yeni bilgileri ogrenmede zorluk cektigi gozlenmistir. Ayrica, yeni bir seyler ogrendikten sonra alinan uyku da bilgilerin uzun sureli hafizaya aktarilmasini hizlandiriyormus ona gore.

3- Egzersiz Yapin: Bisiklet kullanin, yuzun, yuruyus yapin… Boyle fiziksel aktiviteler beyin sagligi icin onemlidir. Firsat buldukca bedeninizi egitecek faaliyetlerde bulunun.
Sebep: Son arastirmalara gore, egzersizin beyinde hafiza ve bilgi depolamadan sorumlu merkez olan hipokampus uzerinde pozitif etkileri vardir. Ayrica, duzenli egzersizin de Alzheimer baslangicini geciktirdigi belirtiliyor.


4- Arnavut Kaldiriminda Yuruyus Yapin: Uygulama: Hala kaldiysa, Arnavut kaldiriminda yuruyus yapin. Olmazsa benzer tasli ve engebeli yollarda yuruyun. Duz olmayan engebeli yuzeylerde yurumek, ic kulakta bulunan ve dengeden sorumlu vestibul sistemi gelistiriyor.

5- Plastik Topla Egzersiz Yapin: Topu havaya atip yakalayin. Eger bunda iyiyseniz, ufak oyunlar da yapabilirsiniz.
Duyulara hitap eden bu tur aktiviteler beynin gorsel, dokunsal, el-goz koordinasyonu merkezlerini guclendirir.


6- Bir Muzik Aleti Calin: El-goz koordinasyonunu gelistirmek icin bir muzik aleti calin.
Muzik aleti calmak, duymak-dinlemek, hassas el hareketlerinin kontrolu ve yazili notalari (gorsel) muzige (hareket ve ses) cevirmek gibi farkli beyin fonksiyonlari arasinda baglanti kurulmasina yardimci olur.

7- Diger Elinizi Kullanin: Eger sag elinizi kullaniyorsaniz sol elinizi, sol elinizi kullaniyorsaniz sag elinizi kullanmak uzere aktiviteler yapin. Mesela disinizi diger elinizle fircalayin, bu konuda oldukca iyi olana kadar devam edin. Daha sonra diger elinizle yeme egzersizi yapabilirsiniz. Bu alistirma size daha once yaptiginiz bir aktiviteyi yeni ve daha cok caba isteyen bir ogrenme korteksinde basarmanizi saglayacaktir. Bu, diger beyin lobunuzun daha da aktiflesmesini saglar. Siz yeni maharetler edinince milyonlarca noron arasinda yeni baglar kurulur.

23 Ocak 2010 Cumartesi

Film Önerileri


Yapım:2009 ~ ABD
Tür:Dram, Spor
Yönetmen:John Lee Hancock
Senaryo:John Lee Hancock
Senaryo (Kitap):Michael Lewis
Yapımcı:Andrew A. Kosove, Gil Netter, Broderick Johnson
Görüntü Yönetmeni:Carter Burwell, Alar Kivilo
Müzik:Carter Burwell
Filmin Websitesi:www.theblindsidemovie.com
Süre:2 saat 8 dk
Gösterim Tarihi:20 Kasım 2009 (ABD)

Michael Lewis’in “The Blind Side: Evolution of the Game” adlı kitabından uyarlanan filmde evsiz bir çocukken iyi bir aile tarafından büyütülerek bu yıl NFL’de en iyi oyuncu seçilen Michael Oher’in hayatı anlatılıyor.

Son zamanlarda seyrettiğim enn güzel filmlerdendi. Bir kaç gün önce de Golden Globe ( Altın Küre ) ödüllerinde Sandra Bullock bu filmdeki rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Seyretmenizi şiddetle tavsiye ederim :)

18 Ocak 2010 Pazartesi

Hangi Mevsimde Ne Yemeli ?

Her şeyi kendi mevsiminde yemek daha faydalı biliyoruz ama artık her mevsim her şey satıldığından insanın kafası karışabiliyor. Ben de kendim için araştırma yapıyordum ve sizinle de paylaşmak istedim. Mutlaka ilgilenenler ve işine yarayacaklar vardır benim gibi.
OCAK
Elma , Nar, Portakal, Armut, Greyfurt Kereviz, Lahana, Brüksel Lahanası, Brokoli, Havuç, Pırasa, Karaturp, Kırmızı Turp, Pazı ve Ispanak Uskumru, lüfer, palamut, istavrit lezzetlerini muhafaza eder. Kefal ve hamsi tam yağlı durumdadır. Çinekop , minekop, tekir, kırlangıç bolca avlanır. Midye mevsimi başlamıştır.

ŞUBAT
Elma, Portakal, Armut, Greyfurt, Ayva, Muz Kereviz, Lahanak, Brüksel Lahanası, Brokoli, Havuç, Pırasa, Ispana, Karnabahar, Hindibağ, Pancar ve Frenk Soğanı Kalkan mevsimi başlar ve mayıs sonuna kadar devam eder. Uskumru, lüfer, palamut yağını kaybetmeye başlar. Tekir bol çıkar. Gümüş balığı, kefal, derepisisi ve midye lezzetini korur.

MART
Elma, Muz Havuç, Pırasa, Ispanak, Kırmızı Turp ve Brokoli Kefal, levrek ve kalkanın en lezzetli zamanıdır. Uskumru ise çiroz olmaya başlar.

NİSAN
Can Erik Taze Soğan, Taze Sarımsak, Taze Kekik, Kuşkonmaz ve Bakla Mercan, levrek, kılıç, kırlangıç bolca çıkmaya başlar.

MAYIS
Çilek, Yeşil Erik, Malta Eriği, Dut Bakla, Taze Soğan,Taze Sarımsak, Enginar, Semizotu, Domates, Salatalık, Madımak ve Ebegümeci Levrek, barbunya, dil balığı, tekir, kılıç, kırlangıç, iskorpit zevkle yenir.

HAZİRAN
Yeşil Erik, Malta Eriği, Dut, Kiraz, Şeftali, Kayısı Enginar, Domates, Salatalık, Taze Soğan, Taze Sarımsak, Taze Fasulye, Çalı Fasulyesi, Bezelye, Kabak, Sivri Biber, Semizotu, Rezene, Marul, Asma Yaprağı, Dereotu, Dolmalık Biber, Taze Patates En verimsiz aydır çünkü bu ayda balıklar geçici olarak Karadeniz e göç ettiğinden az tutulur.

TEMMUZ
Kavun, Karpuz, Sarı Erik, Vişne, Ahududu, Şeftali ve Kayısı Kum Havucu, Patlıcan, Barbunya, Taze Fasulye, Çalı Fasulyesi, Bezelye, Kabak, Sivri Biber, Semizotu, Dereotu, Dolmalık Biber Sardalyanın mevsimidir. Ekim ayının sonuna kadar devam eder. Tekir, barbunya lezzetini korumaya devam eder.

AĞUSTOS
Kavun, Karpuz, Şeftali, Kayısı, Üzüm, İncir, Mürdüm Eriği, Kırmızı Erik, Vişne ve Böğürtlen Domates, Salatalık, Sivri Biber, Patlıcan, Barbunya Fasulyesi, Dolmalık Biber, Taze Fasulye, Kabak, Çarliston Biber, Mısır ve Salçalık Biber Çingene palamudu mevsimi başlar. Sardalya, kılıç , mercan, sinarit, ıstakoz ve pavurya yine nefis lezzetlidir.

EYLÜL
Mürdüm Eriği, Karpuz, Kavun, Üzüm, İncir, Fındık Patlıcan, Dolmalık Biber, Mısır, Barbunya Fasülyesi, Kabak, Salçalık Biber, Mantar, Pazı Saldalya, lezzetini korumaya devam eder. Palamut irileştiğinden çeşitli yemekleri yapılır. Lüfer, kalyoz, izmarit, kırlangıç bolca çıkar.

EKİM
Armut, Üzüm, Elma, Muz, Mandalina, Greyfurt, Fındık, Ceviz Mantar, Ispanak, Yerelması, Pırasa, Lahana, Karnabahar, Havuç, Kırmızı Turp, Kıvırcık Salata Geçici balıkların yazın Karadeniz de beslenip Marmara'ya dönmeye başladığı aydır. Bu nedenle bu ayda her çeşit balık bollaşmaya başlar.

KASIM
Üzüm, Elma, Muz, Mandalina, Nar, Armut, Greyfurt, Kivi, Trabzon hurması, Ceviz, Kestane Balkabağı, Lahana, Kereviz, Pırasa, Yerelması, Havuç, Ispanak, Pazı Ekim ayındaki bolluk ve lezzet devam eder. Pisi balığının en nefis olduğu zamandır. Torik akışa başlar, lakerdası yapılır.

ARALIK
Elma, Mandalina, Portakal, Nar, Armut, Muz, Kivi, Greyfurt, Ayva, Trabzon Hurması ve Kestane Balkabağı, Lahana, Brüksel Lahanası, Kara Lahana, Pırasa, Pazı, Karnabahar, Ispanak, Kereviz, Havuç ve Yerelması Uskumru, lüfer, torik, palamut yağlı olduklarından her türlü yemekleri yapılır. Tekir boldur , hamsinin de lezzetli olduğu bir dönemdir.